Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

İSYANDAYIZ, ÖFKELİYİZ! -Hülya İmak

Yeni bir  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü yine kutlayamıyoruz. Kadınların bir cins kırımına uğradığı, emek sömürüsünün had safhada olduğu, politik Kürt kadınlarına ve sosyalist kadınlara yönelik cinsel işkencenin sürdüğü bu coğrafyada 8 Mart’ı kutlamıyoruz.

Her gün 5 kadının erkekler tarafındın öldürüldüğü bir coğrafyada 8 Mart ancak bir mücadele günümüzdür. Tayip Erdoğan’ın eşit değiliz dedikçe öldürülen kadınların katili olan erkekleri koruyan bir devlete,

 Kadınların  şiddete karşı suç duyurularını takip etmeyen şiddete uğrayan kadınlara  koruma emri çıkarmayan savcılara, 
Katillerin gerekçelerini meşru sayıp katillere  ‘haksız tahrik indirimi uygulayan mahkemelere,
Bu kadın katliamına münferit diyebilen kadın ve aileden sorumlu devlet bakanına,

Konuyu görüşmek üzere meclise giden kadınlarla görüşmeye kabul etmeyen ve oturumlarda gündemine bile almayan hükümete, TBMM’ye,

 

Bu katliamın hem kaynağı, hem de devleti, ordusu, polisi, karakolu, yargısı, zihniyeti ile katillerin koruyucusu ve kollayıcısı olan erkek eğemen sisteme,

Gazete köşelerinde Sosyalist kadınların cinsel kimliklerine karşı cinsel hakaretlerde bulunan köşeci yazar müsvettelerine,

Kadınların kılık kıyafetiyle uğraşan, kadının bedenini erkeği tahrik eden bir nesne olarak tarif eden yobaz profesörlere,

KARŞI İSYANDAYIZ, ÖFKELİYİZ!

Evimizi yatağımızı paylaştığımız eşimiz, kardeşimiz babamız, amcamız, dayımız, halaoğlumuz, kaynımız, kayın babamız….

Katillerimiz…. Hakkımızda ölüm fermanı çıkaranlar… Sistemle birlikte biz kadınları ölümle terbiye etmeye çalışanlara,

KARŞI İSYANDAYIZ! KUTSANMIŞ AİLE OCAĞINIZIN VE DEVLETİNİZİN FERMANINA BOYUN EĞMEYECEĞİZ!

İşte 8 MART 2011 de kadın örgütlerinin alanlarda haykırdığı talepleri 

-TBMM araştırma komisyonu üyelerinin tacizci tecavüzcü erkekler güruhunun iğrençliğini yumuşatmak istercesine söylemeye cüret ettiği, çocukların yoksulluktan kendi istekleriyle gittiği şeklindeki sözleri,

-İzmir’de, Urfa’da, Trabzon’da, Ankara’da, Adana’da, Muğla’da, İstanbul’da ve bütün şehirlerde yaşanan toplu taciz ve tecavüz olayları

-Çocuk yaştakilere yönelik cinsel saldırılarda meydana gelen vahim artış,

-Muhalif politika yapan arkadaşlarımıza yönelik polis taciz ve tecavüzleri,

-“Ahlâk” polisinin “ahlâksızlık”ları, Artarak devam eden transkadın cinayetleri, eşcinsellere yönelik nefret cinayetlerinde haksız tahrik indiriminin istisnasız uygulanması

-Göçmen kadınlara yönelik polis taciz ve tecavüzü, devletin göçmen ev işçisi kadınlara şiddet, taciz, tecavüz ve intihar olarak yansıyan tutumu,

-Prof. Orhan Çeker’in dekolte giyinen kadının taciz suçuna ortak olduğu fetvası,

-AKP’li Rize Belediye Başkanı’nın Kürt kadınlarını kuma (köle) alma çağrısı,

-Sabah gazetesi yazarları Emre Aköz ve Engin Ardıç’ın devrimcilere ve kadınlara açık küfür ve saldırı niteliğindeki köşe yazıları,

-Medyanın kadınlarla ilgili haberleri erkekleri kollayıcı, kadın cinayetlerini ve cinsel şiddeti meşrulaştırıcı dille vermesi,

Medyada ve siyaset alanında muhalif kadınlara ve özellikle Kürt kadın siyasetçilere yapılan açık cinsiyetçi saldırılar hep aynı zihniyetin cinsiyeti nedeniyle kadınlara yöneltilmiş şiddet eylemleridir. Doğrudan demokratik ilkelere aykırı olan, bir gruba karşı ayrımcılık içeren bu ifadeleri düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirmeyi reddediyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı örgütleniyor,  dayanışma ağları örüyoruz. Bir yandan sistemle mücadele ederken bir yandan da şiddete uğrayan kadınlar için sağaltıcı, güvenli, özgür yaşam alanlarını nitelikli bir biçimde çoğaltmanın ve yaygınlaştırmanın yollarını mutlaka bulmayı önümüze görev olarak koyuyoruz

Hülya İmak-İstanbul