Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

"Türkiye Yaşanmaz Odu!"

"Türkiye Yaşanmaz Odu!"

 özcan1Bir şair "Türkiye yaşanmaz oldu" demişti bir şiirinde. Taaa 70'li yıllarda, 12 Mart Askeri darbesi günlerinde... Bu memleket ve emekçi insanlık ailesi bu memlekette birde 12 Eylül 1980 darbesini yaşadı. Eylül günleri yetmedi bu memleketin "kamu düzeni" için, 93 Konsepti ve daha nice konseptler yaşandı. Yaşandı demek yetmiyor, doğru bir tanımlama ve anlatım olmuyor aslında. Doğrusu yaşatıldı demeli. Korku ıslık çaldırtmıyor sadece, cop, gaz, tekme, elle ağızları yırtmakta yaptırıyor. Başka neler yapılmıyor ki, başka neler yaşanmıyor ki bu memlekette... Berkin'ler örneği daha dün yaşandı. Hep birilerinin sesini, bu sesi kesmek için.

Ajanslara düşen fotoğraflara bir bakın. Adana’da açılan bir Taziye Çadırı’nı kaldırtmaya yönelik adına “güvenlik” güçleri denilenlerce bir müdahale var en yumuşak bir tanımlama ile. Ama ne müdahale, ne müdahale. Fotoğrafa bir bakın yeter görmek ve anlamak için. Ama iyi bakın, bakın hele ne göreceksiniz? İnsan ürperiyor baktıkça. İnsan başka oluyor. Ne sevimli bir görüntü değil mi? Fotoğrafı çeken el tarihlik bir anı yakalamış. Tarihlik ve ibretlik “güvenlik” adına. Memleket adına utanılası bir an. An deyip geçmeyin, insanların yaşamlarının bir parçası oluyor neredeyse. Bu memlekette korkusuzca yaşamaktan, korkusuzca yaşlanmaktan ne kadar uzağız.

Bu ne kin, bu ne hınç, bu ne öfke böyle. İnsani değerler içinde bunun tanımı yok. İnsan olanda bunlar olmaz, olamaz, kabul edilemez. Bu bir tam sınıf kini. Emekçi sınıf düşmanlığı... Gençlik düşmanlığı. Ellerine bakın, yüzüne bakın, dişlerini sıkışına bakın. Ne gördüğünüzü, ne çıkardığınızı önce kendinize, sonra çocuklarınıza anlatın. Yok yooook çocukların çocuk yürekleri, masum vicdanları bunu kaldırmaz. En iyisi mi tanıdıklarınıza anlatın. Bildiklerinize, gördüklerinize anlatın.

Ne günler yaşıyor memleket, insanımız ne günlere uyanıyor, işte onun fotoğrafı. Bu kez Adana’dan. Bütün heybetiyle bir genç, bütün alametiyle bir genç fotoğraftaki. Birde “ağzını yırtarım ha” demiyor, bütün gücüyle, kendisini utandırmayacak elleriyle ağzını yırtmaya çalışan bir “güvenlik”çi. İkisi bir arada, ikisi bir karede. Memleket hali, memleket resmine dönüşüyor gibi.

Bir sosyal paylaşımda "gazın geldiği yerden taş esirgenmez" demişti. Yaşananlara baktığımızda böyle yaşanmaz, böyle yaşamaya katlanılmaz, sessiz kalınmaz. Yaşamanın adı direnmektir bu memlekette. Memleketin tarihi işçi ve emekçiler için, ezilenler için hep yaşamak için direnmenin tarihi oldu. Fotoğrafta görüldüğü gibi... İnsanların sesini kısacaklarını düşünüyorlar, bunu uyguluyorlar "ileri demokrasi" adına. Mutlu olun... "ileri demokrasi"niz size kutlu olsun!

Mutlu olan kim? Kim kimi mutlu ediyor bu uygulamalarla, yaşatılanlarla? Bu memleketin tüm değerlerini yaratan ve yaşatan işçisi, emekçisi, emekçi insanı, gençleri, ezilenleri değil elbette. Gerisi de teferruat. "ileri demokrasi"nin fıtratında ki “yeni Türkiye” mutlu... Uzun söze ne gerek!? Karşıyaka'dan gözüken bu, görünen bu, okunan bu. Karşıyaka'dan Karşı Kıyı'ya yaklaşan, gelen, duyulan bu...

“Türkiye yaşanmaz oldu”. Böyle yaşanılmaz bu memlekette. Bu memleket böyle güzelleşmez. “Senin emekçin olaydım/ şen olası türküsü/Dost kokusu, dost selamı Türkiye” diyor ya şair Enver Gökçe. Bu memleketi böylesine güzelleştirmek için yaşamalı o zaman. Şen olası türküsünü dinlemek için, dost kokusunu, dost selamını almak için yaşamalı. Bunun için direnmek güzelleştirir bu memleketi. İşçisi, emekçisi, kadını, genci, esnafı ve tüm ezileni ile ses olmak için, ışık olmak için, güç olmak için, insan olmak için, insanca yaşamak için direnmek güzelleştirir.
Yolunuz açık, direncinize selam olsun…
H.Karşıyakalı