Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

BAZI YARALAR ZAMANLA KAPANMAZ

Bugün, Ermeni Soykırımı’nın 97. yıldönümü. Binlerce insan soykırımdan geçirildi, sürgün edildi. Çoğunun bir mezar taşı bile yok. Türkiye, soykırımı inkar ederken, geride kalan Ermeniler ise hâlâ aynı kaygıyı yaşıyor


SOYKIRIM ANLAYIŞI HALEN SÜRÜYOR

1915’te  başlayan ve yaklaşık 1-1.5 milyon Ermeni’nin ya katledildiği ya da tehcirin zor şartlarında açlık sefalet için yaşamını yitirdiği soykırımın üzerinden tam 97 yıl geçti. Soykırımın yüzüncü yılına doğru bazı devletler soykırımı tanımaya başlasa da Türkiye hâlâ bu utancıyla yüzleşmekten uzak, ve aynı anlayışı sürdürüyor.

YALAN SARSILMADIKÇA YÜZLEŞME OLMAZ

Agos gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan Ermenilerin hâlâ 1915 Soykırımı’nın kaygısını taşıdığını söyledi. “Türkiye’de bir linç kültürü var. Bu linç kültürü her an hayata geçirilebilir. Ermeniler bunu bildikleri için o kaygıyı hâlâ yaşıyorlar” diyen Estukyan yüzleşmeye de dikkat çekti: “Yalan sarsılmadıkça yüzleşme de olmaz.”

 

1915’in meşhur adresi bugün  ‘Türk İslam Eserleri Müzesi’

97 yıl önce bugün gece yarısı operasyonuyla evlerinden alınan ve bir daha geri dönmeyecek olan 220 Ermeni aydının konulduğu Merkez Cezaevi, tarihin bir ironisi olarak bugün Kültür Bakanlığı’na bağlı “Türk İslam Eserleri Müzesi” olarak faaliyet veriyor.

 

Hâlâ güvercin tedirginliğindeler

Agos Gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin dünyanın dört bir yanına sürgün edilmelerine yol açan 1915 Katliamı’nın 97. yıldönümünde, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin durumunu, Hrant Dink cinayetini ve devletin Ermenilere yönelik politikalarını değerlendirdi. Estukyan, “Yalan üzerine bir ülke kurulmuş ve bugün kimse tek başına ortaya çıkarmaya cesaret edemiyor” diyor ve yüzleşmenin yalandan vazgeçmekle mümkün olduğuna işaret ediyor.

Ermeni Katliamı’nın 100. yıldönümü yaklaşırken bazı ülkelerin soykırımı tanımaya başlaması ancak Türkiye’nin bu noktaya hâlâ uzak olmasını değerlendiren Estukyan, “Türkiye devleti geleneksel bir yol tutturuyor, ısrarla o yolu sürdürüyor. O yolun çözüm olmadığının da farkında ama alternatif başka bir şeye cesaret edemiyor. İnkar yoludur, bu bahsettiğim yol” diyor.

‘Ermeniler kaygıyla yaşıyor’

Fransa’nın Ermeni meselesindeki tavrı gibi uluslararası gelişmelere ilişkin de Estukyan şunları ifade ediyor: “Türkiye’deki Ermeniler, böyle olaylara ve bu atmosfere çok aşina. Çünkü Türkiyeli Ermeniler bunların manipülatif hareketler olduğunun; sorunun kendisine yönelik bir şey olmadığının; kendi sorunlarının uluslararası politikada bir malzeme olarak kullanıldığının farkındalar. Türkiye’de bir linç kültürü var. Bu linç kültürü herhangi bir şekilde provoke edilebilir ya da hayata geçirilebilir, her an olabilir bu. Ermeniler bu nedenle o kaygıyı hâlâ yaşıyorlar.”

Estukyan, hükümetin geçmişle yüzleşme söylemlerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi: “Yüzleşme dediğimiz şey eteklerimizdeki taşların dökülmesidir. Yalandan vazgeçmektir. Türkiye’de sadece Ermeni meselesinde yalanımız yok ki, bizim çok yalanımız var. Devletimizi büyük yalanlar üzerine kurduk. ‘Kurtuluş Savaşı’ dedik. Sonra bir baktık ki bu Kurtuluş Savaşı sadece Ermenilerden ve Rumlardan kurtuluş savaşı. Yüzleşme en önce bu yalanların açık açık konuşulabildiği bir ortama, tarihin yeniden yazılabileceği bir ortama karşılık geliyor. Yalan sarsılmadıkça yüzleşme de olmayacaktır.”

MAZLUMDER de yaptığı açıklamada, “Resmi, gayri resmi bütün kuruluşlarıyla önce devletin sonra da, Müslümanı, Ermenisi, Türkü, Kürdüyle bütün kesimlerin, bu coğrafyanın insanlarının son yüzyılda yaşadıklarıyla yüzleşmeleri ve mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi, hakkı olanın hakkının verilmesi gerekmektedir” dedi.

kaynak--etha