Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

 
 
                                                                  1- QOZIX

Belki de Kürmeş'in "serbılınd" oluşu orada geliyor. Adeta bir geçilmez, yenilmez güç gibi Kürmeş'in araksında durmaktadır. Hem Kürmeş'e güç verir hem Kürmeş'ten güç alır. İhanete, yozluğa, çürümeye meydan okur gibi başı dik durur hep. Kışın puslu ve sisli başıyla insana biraz Ağrı dağı, biraz tarihi olimpus dağını çağırıştırır. Masallardaki "Kaf Dağının ardı" deyimi Kürmeş'te Qozıxı çağıştırır. Kurmeş'in en belirgin koordinatı olan bu dağ sabahın ilk ışıklarını alır ve çevresine cömertçe dağıtır adeta. Hergün sabahın gelişini haber verir.  Kış mevsimini ilk o karşılar ve "kış ihtiyaçlarınızı hazırlayın" diye haber gönderir Kürmeş ve çevresine. Kışı en son o uğurlar. Yaz orada daha çok sıcak ve yeşil bir "kış" olur. Sürekli ama sakin ve hafif bir yel eser. Diklenmeyi değil dik durmayı öğütler.  Yüksekliği ile adeta Munzur dağlarına selam durur. 

 
                                                                 2-KEVRİ BUKAN 

Bu masalımsı yer Kürmeş doğasının insanlığa bir hediyesi. Kırmızımsı  ve çok değişik şekillerdeki taşlarıyla yine kırmızı toprağıyla biraz da peri bacalarını andırır. Bu hediyenin değeri  ilk dönemlerde pek bilinmedi. Bundan dolayı epeyice zarar verildi. Şimdi artık her Kürmeşli "atalardan kalan ve istediği gibi kullanacağı bir miras" olarak değil, "gelecek kuşaklardan ödünç alınmış çok önemli bir miras" olarak bakıyor. Dolaysiyle her Kürmeşli bu tarihsel hediyeyi, sahibi olan bir sonraki kuşağa teslim etmekle görevlidir. Bu bilinç nedeniyledir ki gurbetten tatile gelen Kürmeşlilerin qerib ile birlikte artık en çok ziyaret ettikleri bir yer oldu. Gelen konukların en çok gezdirildiği bir mekan.
 

 
3-QUNCIK 

Kürmeş'teki anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların Kürmeş'in dışına doğru gidebileceği son sınır. Bu manevi ve kutsal sınır Kürmeş'in manevi dedeleri tarafından "köyiçi anlaşmazlıkların, mahkemelere ya da başka yerlere taşınmasını engellemek amacıyla" konulmuştur. Kürmeşliler de çok yüksek oranda bu sınırı önemsemişlerdir. Bu sınır şiddete, "savaşa" giden yola konulan en büyük engeldir. Quncık Kürmeşlilere " problemlerinizi, kendi içinizde ama konuşarak, tartışarak çözün. Dışarıya sorun değil çözüm, şiddet değil barış, ayrılık değil birlik-dirlik dayanışma, düşmanlık değil dostluk götürün" mesajı verir. Quncık'ın varlığı "komşular arası sorunları yine ancak komşuların kendisinin aklıyla, mantığıyla ve vicdanıyla çözebilecek gücünün varlığının" işaretididir.  "Düşkünlüğe" yer yok mesajıdır.

 
4-AŞİ KIRO

Gerek Kürmeşliler gerekse çevre köyler bu değirmenden çok hizmet aldılar. Bu değirmenin çok "ekmeğini yediler". Bazı kuşaklar adeta buranın emeği/ekmeği ile büyüdü. Bir dönem Kürmeş'e geliş gidiş trafiğinin en büyük nedeniydi. Sıra sıra katırlar ya da traktörler bu değirmene buğday taşıyıp un ile döndüler. Değirmene "genç" giren müşteriler geçici olarak "yaşlı çıktılar". Birden bire bembeyaz kaş, saç ve sakalla dışarı çıktılar.  Tertemiz ve renkli elbiselerle girip bembeyaz elbiselerle kapıda belirdiler. Un yanında ne çok kavut unu üretildi  hızır günleri için. Artık teknolojiye ve pazara yenildiği için tarihsel bir mekana dönüştü. Epeyice zaman oldu değirmenlik işlevi biteli. Şimdiki görevi Kürmeş'in bir simgesi olarak geçmişi geleceğe taşımak, geçmişten geleceğe bir köprü olmaktır.
 
 

                                                                       5-ÇERM 

Kadın olsun erkek olsun geçmiş kuşaklardan  bu açık hava banyosunda ya da hamamında soğuk bir kış günü, hatta yoğun kar yağışı altında, yıkanmamış kimse yoktur denilirse abartı olmaz. Aynı anda on kadar "sitil"de ısınan sularla bir o kadar insan banyo yapardı. Elbette ki sürekli tetikte yıkanılırdı. Bir yerler gözükecek diye çok dikkatli olunurdu. Adeta bir güvecin tedirginliği içinde olunurdu. Hiç kuşkusuz bu banyoların büyük yükü kadınların omuzlarındaydı. Erkekler yıkandıktan sonra ya kömlere, ya da eve dönerlerken, kadınlar akşama kadar suyun içinde hem ailenin tüm bireylerine banyo yaptırırlardı, hem de tüm çamaşırları yıkarlardı. Tabi ki evin genç kızları da bu yükten paylarını alırlardı. Geçmişte açık hava banyosuyla ya da çamaşırhanesiyle Kürmeşlilere hizmet veren Çerm şimdi ise suyunu doğrudan evlere vererek hizmete devam ediyor. Banyosu ise artık tarihsel bir mekan. 

 
                                                                          6-QERİB

Qerib Kürmeş'in en kutsal mekanıydı hala da öyle. Erken sönen yaşamların, biten umutların, vakitsiz gidişlerin birşeylere dönüştürüldüğü mekan. Yitirilenlerin huzuruna çıkıldığı kutsal kapı.  İnancın doruk noktası. Manevyatın qozıxı. Kadın erkek herkesin kendinden bir parça bulduğu, herkesin kendinden bir parça kattığı yer. Çeşitli duygulardan arınma, temizlenme yeri. Geçmiştede günümüzde de her kürmeşlinin bir şekilde ziyaret ettiği qerib yitirilenlerle ilgili anıları depreştirir, geçmişe kısa da olsa bir yolculuğa çıkarır.
Ne yazık ki gün geçtikçe  hayvan kanıyla daha çok sulanan bir mekan oldu. Kendisine gelecek "belaları" hayvanları kurban vererek "savuşturan" ve insanlık tarihinin en eski geleneği olan "kurban" geleneğine kurban gitmek üzeredir bu maneviyatın qozıxı. Kutsallığı gittikçe dokunulmazlığa dönüştürülüyor. Oysa bir şeyin yaşaması için dokunulur duruma gelmesi gerekir.

7- İLKOKUL

Köyün anadili olan Kürtçenin hiç uğrayamadığı ya da uğramasına asla izin verilmediği ama, onlarca yıl boyunca hem Kürmeş hem de çevre köylerin hemen hemen tüm çocuklarının eğitimle, öğretimle, bilgiyle yüz yüze geldiği  mekan. Türkçeyi öğrenmenin bedelinin Kürtçeyi unutmak olduğu bir politikanın en çok hissedildiği yer. Kurulduğu günden beri kapandığı güne kadar her yıl yüzlerce öğrenciyi eğitim ile tanıştıran Kürmeş İlkokulu, kim bilir ne  çok anıya  ev sahipliği yaptı! Çocuklar ilk o okuldan dolayı annelerinden haklı olarak kopartıldılar. İlk olarak ABECE'yi o okulda duydular. O okulda çarpım tablosuyla ya da eski deyimle kerete cetveliyle, dört işlemle yüzyüze geldiler. Ders yükünü, sınav stresini o okulda hissettiler. Güneş sistemi, vucudumuz vb. üniteleri o okulda öğrendiler. Öğrenci olarak ilk o okulda övüldüler, dövüldüler, cezalandırıldılar ve ödüllendirildiler. Önce o okulda eğitimde papucun hiçte ucuz olmadığını duyumsadılar. Çok korktukları ve çok saygı duydukları öğretmenler tarafından ilk o okulda doğrudan muhatap alındılar. Beyaz yaka, siyah önlük formalarıyla öğrenciler ne çok heyecan, ne çok korku ve ne çok sevinç yaşadılar bu mekanda. Dışardan gelen nice öğretmen ve eğitmen bu okulda acı tatlı nice hatıra geride bıraktı. Çoğunlukla birer Kürmeş dostuna dönüşen bu öğretmenler, bir çok öğrencinin eğitimlerinin devamı için  rehber oldular, yol gösterdiler. 
Köyün en eski ve tek eğitim kapısı olan İlkokulun şu anda içinde bulunduğu durum üzüntü vericidir hiç kuşkusuz. Oysa köyün tarihinde çok çok önemli bir yeri olan bu okulun tarihsel bir yapı olarak korunmaya alınması gerekirdi. Burada yazılanlar aynı şekilde Kürmeş ortaokulu için de  geçerlidir. Bu her iki bina da Kürmeşin geçmişidir, hafızasıdır. Bilindiği gibi hafızasını yitiren toplum, toplum olmaktan çıkar. Harabe durumda olması Kürmeşin ayıbıdır ve bu ayıp elbirliği ile temizlenmelidir. Kürmeş'in en zeki, en eğitimli kuşaklarının yetişmesine ev sahipliğ yapmış bu iki bina korunmayı, gelecek kuşaklara miras olarak kalmayı fazlasıyla hak etmektedir.  


 
                                      8- KOYUN/KEÇİ/SIĞIR/TAVUK/KATIR

Bu başlığa şaşırabilirsiniz. Nasıl bir simge olur diye düşünebilirsiniz. Ama biraz sabırla okursanız aşağıdaki paragrafı bana hak vereceksiniz diye düşünüyorum.

Yeri geldi, çocuklara ve bebeklere "anne" oldular, süt verdiler. Sütleri peynir, çökelek, yağ olup pazarda alıcı buldular yumurtayla birlikte. Yeri geldi "protein" olup tüm aileyi beslediler. Konuklara ziyafet oldular. Sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamak için çarşıda pazarda paraya dönüştüler. En sıkışık anlarda, onlar varlıklarıyla yardıma koştular. Öğrenciler için harçlık, Avrupalara gitmek için uçak bileti, hastanelerde ilaç, amelyat parası oldular. Bir yanda yatak-yorgan-yastık oldu yünleri, bir yanda halı, cacım, çanta oldu.  Kutsal mekanlarda sahiplerinin "günahlarını" üstlenerek kurban oldular. Dövüldüler, sövüldüler, (biraz) sevildiler. Şehirlerde arsa, ev parası oldular. Tarlaya, çifte koştular. O tarlalara gübre sağladılar. Gelecek yılların nimetini ektiler. Yakınmaksızın en zorlu yükleri taşıdılar, en zorlu zamanlarda ve zorlu yollarda. Kış için yakacak ve yiyecekler taşıdılar.  Tüm bunları yaparken, hiç mi hiç ihanet etmediler. Onbinlerce nufüslarıyla köye çok ama çok zenginlik kattılar. Adeta motor gücü oldular köyün. Onlar aslında köyde anıları için çoktan bir heykeli hakettiler.


Aziz Öz
03.03.2013