Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

2 TEMMUZ ANISINA-Seyfi Mûxûndî

Madımak kendi halinde sıradan bir otel iken bir anda kara leke gibi gündeme kötü bir anı olarak yerleşti. Madımak otu da öyle. Daha evveli sıradan bir bitki olarak anılırken şimdi adı anıldığında Sivas katliamı akla getirmemek mümkün değil. Hani madımak türküsü var ya henüz ilkokuldayken altmışlı yıllarda öğretmenimiz Hasan Umay öğretmişti bize. Çok sevmiştik ve madımak bitkisini de tanıtmıştı. Bizim oralarda harmanlarda çok olur.

Biz ona Kürtçe “Nan Çuk” (Kuş Ekmeği) deriz. Gün olur zaman döner kim derdi ki Madımak kötü bir anıya isim olur. Elbette ki bu madımak bitkisinin suçu değil.Sivas tarihler boyunca birçok kültürlere beşik olmuş. Özellikle de Hitit-Hatti kültür geleneğini uzun yıllar koruyup taşıdığı için  özellikle yobazların ve kültür düşmanlarının da hedefi haline gelmiş. Siyasi nedenleri ve sürecini yazmayacağım dostlarımız yeterince bunu dile getiriyorlar zaten. Ben 1993 katliamından sonra kaleme aldığım şiiri sizlere sunuyorum. Dönüp bakıyorum da yanılmamışım. Tarih şiirlerimi haklı çıkardı.

MADIMAK

“Madımak bitim ola

Yolları tutum ola.

Oy madımak, madımak

Dön de bir yol beri bak.”

 

Dön…

Dön de bir Sivas’a bak

Dön şu hortlayan yobaza bak

Berlin’de yıktılar utanç duvarını,

Sivas’a diktiler madımak oteli’ni.

Yakılan otuz altı beden değil

Yakılan candır.

Yakılan yakanın kendi korkusudur.

Bu korku ki

Kara yüzlerin korkusu,

Özgür kafa yaratılırın korkusu

Kör taassubun yırtılırın korkusu

 

Çıra gibi yanan bir bina

Bir cehennem manzarası insana

Etrafta el çırpıp dans edenleri

Cehennem zebanileri

Savaş naraları ve öfkeleri

Ama görmediler göremediler

Yanan bedenlerin kendi yüzlerine

                           Vurduğu ışığı, ateşi.

Ah kapabilselerdi, tutabilselerdi

Yobazlar, ışığın güzelliğini

O zaman anlayacaklardı, göreceklerdi

İleriyi hep ileriyi

İnsanı sevmek,

İnsanı anlamak ve okumak

Kolay değildir

Kolay olan, bedeni kaldırmak.

Zordur duyabilmek

                            Madımak çığlıklarını

Ateşin sıcak nefesini

Dumanın

        İsin

Ve de yanan arkadaşının

Yanık et kokusunu

Kolay mıdır bunları yaşamak?

Rahat mıdır yanışını beklemek?

Mümkün mü çığlıkları duymamak,

Rahat, rahat hayranla seyretmek?

Kalpleri mühürlü olanlar için belki.

Çünkü onlar,

İnsan yakmanın mucidi.

İyi tanırlar hocaları, Nemrutu

Ve iyi bilirler İbrahim’i.

Okumuşlar,

Örnek almışlar

Yakanın da yakılanında

Ödülünü.

Belki kurtaracaktır mahpusta sizleri

Düzenin yasaları, baskıları,

Avukatları ve özverileri.

Ama hiç unutamazsınız,

Yok, edemezsiniz kulaklarınızda çınlayan

Yaktığınız otuz yedi canın

                                   Çığlıklarını

Oy Madımak, Madımak

Dön de bir Sivas’a bak.

                                Seyfi Mûxûndî

                               30-11-1993

 

AKARSU’NUN ANISINA

M    Muhabbet gönlümün nefesi

U    Uzat elini bana ateşin içinden

H    Hala sesin gönlümde, dilimde ve kulağımda.

L     Layık mıydı ölümün böylesi?

İ      İlişiver sesinle ve sazınla.

S     Semalarda bulalım birbirimizi.

A     Ateş çevrelemiş Muhlis’imin bedenini.

K     Katliamların en çirkini.

A     Alamadılar alamazlar aramızdan

R     Rezilliğin ve çirkefliğin kara sesi.

S     Sesin hala aramızda

   Uzat elini ateşin içinde ve semahlarda

 

A     Atsanız da bizi ateşlere

N     Nur olur çıkarız semalara zirvelere

I      Işık olup döneriz gök kubbede

S     Sema olup döneriz halka biz

I      Isımızdan, ışığımızdan korkun siz

N     Ne zulüm ne de ateş yakar bizi

A     Ayıramaz unutturamaz Muhlis’imizi

 

     Seyfi Mûxûndî

     30-11-1993