Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

BAŞKALARININ ÇOCUĞU İÇİN AĞLAYABİLMEK -CÜNEYT ÖZDEMİR

Merhaba Cüneyt Bey,

Ben, yaklaşık 1 yıldır tutuklu olan Cizre Belediye Başkan Yardımcısı Hanım Onur’un kardeşi Ümran. Ablam, KCK operasyonları kapsamında tutuklanan yaklaşık 8 bin kişiden yalnızca biri. Yani ablamla benzer ‘kader’i paylaşan binlerce insan var. Öncelikle bunu vurgulamak isterim.
Size bu iletiyi Şırnak’ın Cizre ilçesinden yazıyorum. Tutuklu ablamın duruşması 31 Ekim’de görülecek. Fakat ablam herhangi bir tutuklu değil. Ablam bir belediye başkan yardımcısı iken tutuklandı. Bundan daha acı olan ise iki çocuğu da yani yeğenlerim Solin ve Mirhat çok ciddi hastalıklarla boğuşuyorlar.
Solin kanser. Mirhat epilepsi. Solin annesi tutuklandıktan sonra hastalandı. Anneannesiyle uyurken bir sabah uyandığında o upuzun sarı saçları kanlar içindeydi. O günden beri hastaneler, cezaevleri ve mahkemeler arasında mekik dokuyoruz. Solin daha 4 yaşında. Mirhat ise epilepsi hastası ve 7 yaşında. Mirhat’ın ruh sağlığı çok ciddi şekilde bozuldu. Çünkü sadece annesini değil babasını da göremiyor. Mirhatların 1.5 sene önce evleri basıldı ve babasından o günden beri haber alamıyoruz.
Benim erkek kardeşim de 2,5 yıldır Siirt Cezaevi’nde ve daha 25 yaşında.
Ablam Hanım ayrıca şeker ve tansiyon hastası. Biber gazı karnına isabet ettiğinde sezaryen dikişleri patlamıştı; hastaneye kaldırıldığında da şeker hastası olduğunu öğrenmişti Şimdi cezaevinde onun da sağlığının daha çok bozulmasından endişe duyuyorum.
Ablamın duruşması 31 Ekim’de ve tutuksuz yargılanmasını istiyoruz. Çünkü çocuklarının ona çok ihtiyacı var. Ve ablamın halkına hizmet etmeye çalışmak dışında hiçbir suçu yok. 
Çok büyük acılarla tam olarak empati kurmak imkânsızdır, bilirsiniz. Evladı kaybolmuş bir annenin ya da babası katledilmiş bir çocuğun acısını yaşamayan bilemez. Ama en azından insan olanın içi cız etmeli. Utanmalı bunca adaletsizlikten. 
Türkiye bir hukuk devletiyse eğer, halkın oylarıyla seçilmiş bir belediye başkan yardımcısı nasıl cezaevinde olabilir? Ablam dışarıdayken eline çakı bile almamış bir insan. Her zaman barıştan ve demokratik çözümden yana olmuştur. Belediyedeki görevi esnasında en çok üzerinde çalıştığı alan kadın haklarıydı. Buradan bütün Türkiye toplumuna, özellikle kadınlara ve annelere sesleniyorum. Dayanışmalarını ve duyarlılıklarını esirgemesinler. Kendilerini bir nebze olsun, bir an için bizim yerimize koymaya çalışsınlar. 
Hâlâ içimde bir umut var. Belki bu duruşma Türk ve Kürt halklarının kardeşliğine çok büyük bir katkı sağlayacak. Barışı buradan başlatabiliriz belki de. Çünkü kuru bir ‘Hepimiz kardeşiz’ sloganı çok boş kalıyor. Bu sloganın içini yaptıklarımızla doldurmalıyız. Gerçek kardeşler, birbirlerini anlarlar ve acı çekerken yalnız bırakmazlar. Kardeşiniz düştüğünde onu yerden kaldırmaz mısınız? Yoksa sırtınızı dönüp çekip gider misiniz?
(…)
Biliyorum bu konuya değinmek artık gazeteciler için de zor. Hep zordu aslında. Kürt’ü bir türlü insan yerine koymayı beceremeyenler, vicdanlı gazetecilere de baskı yapıyorlar sürekli. Size baskı yaptıklarını da biliyorum. Yazılarınızı sürekli takip ediyorum. İnanın kime yazsam diye düşününce aklıma o kadar az gazeteci geliyor ki. Çoğu gazeteci için bu yazdıklarımın bir değeri olmadığını da biliyorum. Çünkü onlar sevincimizi olduğu kadar acımızı da hastamızı da hatta ölümüzü bile aşağılamayı görev biliyorlar.
(…)
Ve şunu bir kez daha hatırlatmak isterim ki Hanım Onur ve çocuklarıyla benzer durumda olan binlerce siyasi mahkûm var cezaevlerinde. Demokratik bir ülkeye hiç yakışmayan bir şekilde hayatları adeta zehir ediliyor. Herkesin cezaevlerinde olanlara tanıklık etmesini isterdim. Anneler, babalar, neneler, çocuklar, torunlar, hepsi sevdiklerini görmek için didiniyorlar. 
İçinde zerre kadar Allah korkusu ve insanlık duygusu olan bütün yetkililere ve kamuoyuna sesleniyorum. Bu duruşmaya kayıtsız kalmayın. Kendi çocuğunuzun burnu kanasa dünyanız başınıza yıkılmıyor mu? Bizim çocuklarımız hem en büyük hastalıklarla savaşıyor hem de anne ve babaları onlardan koparılmış. 
İşte biz bu yüzden barış ve demokratik çözüm istiyoruz, Cüneyt Bey. Bu insanlık suçlarının artık bitmesi ve halkların kardeşliğinin gerçek anlamda yaşanması için. 
Yağmur Onur
İşte böyle. Önce Hanım Onur’un kardeşi Yağmur Onur’un yazdıklarını okumanızı istedim. Onur ailesinin şu yaşadıkları bizim ‘Kürt sorunu’ dediğimiz ve üzerine ahkâm kestiğimiz şeyin bir ailenin üzerine nasıl karabasan gibi çöreklendiğinin en güzel örneği. Her nedense televizyonlarda günlerce Balyoz davasını konuşup tartışıyoruz ama iş binlerce kişinin tutuklu olduğu KCK davasına gelince herkes suspus oluyor. Oysa bakın acılar ne kadar derin, ne kadar can yakıcı, ne kadar üzücü... Kızı kanser, oğlu epilepsili bir kadın siyasetçi aylardır cezaevinde sesini duyurmaya çabalıyor. Eyüp Can ve benden başka henüz kimse duymadı. Zaten binlerce KCK tutuklusu neredeyse aylardır görünmez oldu! Davaları takip edilmiyor, ne bir haber ne bir yorum...
Çankaya Köşkü’ne, 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sesleniyorum. Bari siz bu trajediyi seyretmeyin. Dedim ya, demokrasiyi geçtim, Allah rızası için çocuklar ölmeden, Hanım Onur adına bir şey yapın.



09.10.2012